Deformasyon

Biçimini bozmak, şeklini bozmak

Deformite

Biçimsizlik, şekilsizlik

DDoS:

bir ağın çalışamayacak duruma gelene kadar kötü niyetli trafikle doldurulması yöntemi, dağıtılmış hizmet reddi.

demografik hedef (demographic aim);

yaş, cinsiyet, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel seviye, coğrafi konum, kullanım alışkanlıkları gibi kriterlerle belirlenen kitle.

dijitalleşme (digitalization);

ulaşılabilir herhangi bir bilginin analog formattan dijital formata aktarılması sürecine verilen ad.

dijital emek (digital labour);

internet aracılığıyla gerçekleştirilen ücretsiz ya da ücretli işler sonucundaki değer üretimi ve emek biçimleri.

dalgalı geçiş (degrade / gradient)

Herhangi bir renkten diğerine ya da beyazdan herhangi renge doğru tonu aşama aşama değişen bir renk dolgu biçimi.

derleme / kolaj (collage)

Kağıt ve kumaş parçalarının, fotoğrafların ve çeşit çeşit başka malzemenin kesilip yapıştırılarak bir araya getirilmesi esasına dayalı bir görüntü oluşturma tekniği. Kolaj tekniği, yirminci yüzyılın başlarında Georges Braque ve Pablo Picasso sayesinde yaygınlaşmaya başlamıştır.

desen (mark making)

Bir karakteri ya da görüntüyü elle, kalem kullanılarak çizerek oluşturmak. Desenler ya da elle yazılmış karakterler tasarıma daha doğrudan ve daha artistik bir tat vermekte kullanılır.

devamlılık (continuity)

Gestalt İlkeleri arasında yer alan bir prensip. Belirli bir grup öğenin ya da bir bütünü oluşturan parçaların, aralarında bulunduğu daha ilk bakışta anlaşılan kesintisiz ilişki devamlılık. Görsel devamlılık denildiğinde anlatılmak istenen, bir gruba dahil oldukları ya da sergileniş biçimlerinden hepsinin aynı değeri temsil ettikleri anlaşılan görsel unsurlar bütünüdür.

dişi gofre (deboss)

Baskıda harflerin ya da bir desenin kağıda gömülmesi işlemidir. Yazılar dokulu bir kağıda gömüldüklerinde temiz ve keskin bir görüntü elde edilir. Ayrıca bu yazılan gölgelerinin de oluşması mümkündür.

deepweb;

arama motorları tarafından tespit edilemeyen, bağlantı paylaşımları aracılığıyla erişilebilen ve internetin büyük bir bölümünü oluşturan sistem. Belirli bağlantılarla erişilebildiği için kontrolü zordur. Bu yüzden de birçok yasa dışı faaliyet barındırabilmektedir.

dijital uçurum, dijital bölünme (digital divide);

bilişim ve iletişim teknolojilerine erişim ve bu teknolojilerin etkin kullanım konularında var olan eşitsizlikler. Dijital eşitsizlik, kuşaklararası, coğrafi ya da cinsiyetler arası olabilir.

dijital yerli (digital native);

1980 ve sonrasında doğan, dijital aletleri hayatlarının bir parçası olarak kabul eden dijital dünyaya doğmuş nesildir.

doğrulanmak (verified);

markaların ve tanınmış kişilerin, sosyal medya platformlarına kimliğini kanıtlaması ve bunun karşılığında onay işareti biçiminde bir etiket elde etmesi.

dijital aktivizm (digital activism);

toplumsal değişim yaratmayı amaçlayan aktivizm kavramının, dijital ortamlarda gerçekleşmesidir. Bir aktivizm türü olarak, internet teknolojilerini ve dijital medyayı kitlesel seferberlik için kullanılmasıdır.

DOI (digital object identifier)

bir dosya, çevrimiçi makale, kitap ya da internet sitesi gibi dijital bilgilere eklenen benzersiz sayı dizisi, dijital nesne tanımlayıcı.

durum (status);

kullanıcıların sosyal medyadaki takipçileriyle güncellemeler paylaşmasını sağlayan özellik.

duygu simgesi (emoji);

dijital mecralarda kullanılan ve yüz ifadeleri de içerebilen bir dizi küçük görsel. İlk olarak Japonya’da üretilen cep telefonlarında kullanılmış olan duygu simgeleri, günümüzde dijital kültürün önemli bir parçasıdır.

değiştirilemez jeton (non-fungible token, NFT);

gerçek ya da sanal evrendeki nesneleri temsil eden, değerini talebin ve piyasanın belirlediği dijital varlık. Benzersiz verileri taşıması ve değiştirilmesinin mümkün olmaması, en önemli özelliğidir.

düşünyazı (ideogram):

Bir fikri temsil eden grafik semboller. İdeogram yaygın olarak Mısır hiyerogliflerini ya da Çince ve Japonca gibi Asya dillerindeki harfleri tanımlamakta kullanılır ama aslında bu dillerdeki semboller birer fikirden ziyade biri sözcüğü ya da biçimbirimi temsil etmektedirler. İdeogramlar çoğunlukla, yol ya da havaalanı tabelalarında olduğu gibi yönlendirme tasarımında kullanılırlar.

 

dil (language):

Gerek sözlü gerekse yazılı göstergelerden oluşan simgesel bir iletişim sistemi. İnsanları diğer canlı türlerinden ayırt ettiğine inanılır. Çok sayıda nedensiz saymaca göstergelerden meydana gelen dil belli kurallarla yönetilir. Kullanılan göstergelerin söz konusu dil grubunun üyeleri için ortak anlamı vardır.

dil oyunları (language games):

Dilin, farklı kurallarla yönetilen ve farklı yaşam biçimlerine konumlanmış genel topluluk benzerlikleri olan futbol, satranç gibi farklı oyunlar topluluğuna benzer biçimde kavramlaştrılması. Wittgenstin (1958) dil ile ilgili genelleme yapma çabasının boşuna olduğunu öne sürer. Yapılması gereken dil kullanımında türlere( şaka, selamlama,bilim,felsefe vs.) ve toplumsal bağlamda işleyen kural ve pratiklerin sonucu olduğunu dikkate almaktır. Dildeki kurallara körü körüne uyulmadığı her zaman yorumlandığı dikkate alınmalıdır. Bu, dilin göreli olan ve evrenselleştirilemeyen özelliğinin başka bir boyutudur.